ACI ÖĞRETİR

Spor yaparsın, eklem yerlerin et kesiği dediklerinden olur, canın yanar ama yine de yaparsın. Acı çoktur, acıdıkça üzerine basamazsın dizinin, tepesine tünediğin koltuktan vücudunu vinç gelse ancak çekecektir ama yine de yarın yapacağın sporun hayalini kurarsın.

Her seferinde gülmeyi, gülebilmeyi beceriyorsan bir çok kez ağladığın içindir. Ağladıktan sonra işin çok da derin bir yere gidemediğini anlayınca yine gülmeyi seçersin. Uyuyup uyanınca görürsün ki hayat devam ediyor.

Anneni kaybedersin ya da babanı. Cenaze töreni düzenlenir, senin dışında herkes ne olduğunu biliyordur, bir süre sonra herkes gider, kafana sardıkları siyah baş örtüsünü çıkartıp aynadaki şiş gözlerine bakarsın, bir günde üç yaş birden almışsındır. Her şey insan içindir, anlarsın. Hayatı oyun diye algıladığın an o an olur.

Canım diye sevdiğin, canından öte koyduğun bir dostun birden hem de hayatın en olmayacak yerinde başkalaşır, çok başka olanlar hakkında yaşadığı deneyimlediği ne varsa senden çalarak gider, şaşırırsın, çok şaşırırsın. Kalakalırsın. Güvenmemeyi öğrenirsin.

Yok olan her şeyin acısını iyi bildiğinden, var olan ortalama bir zevk verir. Herkesin bayıldığına bayılmaz, şok olduğuna şaşırmazsın. Ortalama yaşam, içinde bir dalga gibi sallanır durur. Yağmurda cama vuran yağmur damlası gibi sileceği beklersin. Silinir, giderler.

Çok hasta olursun. Boğazın öyle ağrır ki, umrunda olmaz yemek yemek. Ateş, başını döndürür, sadece sağlığıma dikkat edeceğim diye içinden geçirirsin.. Bundan sonra sadece ben varım, ben varsam herkes var dersin. Dersin…

Kışın üşürsün. Hem de çok üşürsün. Sonra bir süre geçer ve eldivensiz dışarı çıkabildiğini fark edersin. Ellerin kızarabilir, morarabilir ama acı eşiğin yükselir. Soğuk bir süre sonra işlemez.

Yalnız kalırsın. Yalnız kaldığını sanırsın. Kapılar yüzüne kapanmıştır. Dünya çökmüştür. İçinde deprem olmuştur. Kocan gitmiştir, karın gelmemiştir. Kızın okula, oğlun sevdiğine gitmiştir. Vitrinin yanındaki  çerçeveler yere düşer senin için. Yalnızlık nasır acısı gibi çöker ve aslında her geçen gün yalnızlığını sevdiğini görürsün. Yalnızlık senin, sen yalnızlığın olursun.

Toprağa sevdiğini gömersin. İçine kalbini koyarsın, toprak üzerine toprak atarlar, kalbinin içinde kırmızı bir nar misali parladığını ve parçalandığını sadece sen görürsün. Kimse görmez.

Riyakarı görür, riyarkarlığına üzülür ama yine de ona cevabını, tavırlarınla tam da onun ayarında gösterirsin. Bunu yaptığın için kendini sorgularsın, düzen böyledir. Böyle bir dünyayı sen seçmemişsindir. Hayat böyledir. Kendini avutursun. Bir süre sonra insanları gözlerinin içinden tanıyıp notlarını verirsin. Birisi gelir , diğeri gider. Sen hep sabit kalırsın.

Terk edilirsin. Tüm dünya koşuyor  ve sen demirden kütlelerin altında eziliyorsun sanırsın. Yeryüzünün suları seni nefessiz bırakmak için bir olmuş akıyordur. Nefesin kesilir. Bir kaç zaman sonra terk edenin fotoğrafına bakarsın, ona acımaya başlarsın. Aslında kendini sevmek istediğini anlarsın, leblebinin toz olunca anlam değiştirmesine benzer halin. Tane iken toz olursun.

Gitme dersin. Giderler. Bırakma ya da.. Bırakırlar. Bazen sırf sen böyle istediğin için bazı şeyler olmaz. Bilirsin. Kendini suçlarsın. Kişisel gelişime sararsın, metafizik okursun, dönersin dolaşırsın her şeyin seninle alakalı olduğunu anlarsın. Paketlerce kağıt mendil, sayısız kalp kırıklığı, titreten ağlama seanslarını geride bırakırsın. Ve bunu sadece sen bilirsin.

Şiddete uğrarsın, sarsılırsın. Susarsın, sana acırlar. Bir daha sana asla kimsenin vuramayacağını, şiddet için hiç bir gerekçenin gerçek olamayacağını anlarsın. Anlarsın ama muhtemelen yaş epey ilerlemiştir. Kollarının sol yanı, sırtının arkası, bacağının altı.. Oradaki morluklar geçer, izi beyninin katmanlarında kalır. Bir daha asla kendine kimseyi dokundurtmazsın. Şiddeti gördüğün an kaçarsın.

Sevilmemeyi öğrendikçe  çok seversin. En çok sen seversin. Sonra bir noktada asla sevmemeye başlarsın. Önceki sevdiklerinde tüm kredilerin kalır, yeni gelenlere sadaka gibi dağıtırsın ve genelde de sen suçlanırsın. Yüzün ve bakışların donuktur, bu yüzden kibirli sanırlar seni. Gözlerindeki nemli ışıltı sadece gülünce ortaya çıkar çünkü. Ve bunu bilenler görür.

Eklemlerin hep ağrır. Bir süre sonra ağrıların seni etkilemediğini görürsün. Bir zaman sonra ağrı kesicilerin fayda etmediği gibi. Aldığın hapların haddi hesabı yoktur, sen ağrıların geçtiğini sanabilirsin ama geçmez.

Hayatta sadece sen zorluk çekiyorsun sanırsın. Bir tek seni sevmemiştir hayat. Öyle gelebilir, bir süreden sonra inancını yitirir gelişine yaşamaya başlarsın. Yaşadıkça haşlanırsın, haşlandıkça büyürsün. Yanına gelene verdiğin nasihatler bile aynı tonda olur.

Acı; öğretir.

Kaynak: ACI ÖĞRETİR
ACI ÖĞRETİR ACI ÖĞRETİR Reviewed by Bursa Haberleri on Kasım 03, 2017 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Facebook

Tüm Hakları Saklıdır. Blogger tarafından desteklenmektedir.