BURSA GEZİ GÜNLÜKLERİ


Bursa gezime başlamadan önce ilgimi çeken bir hususu sizlere aktarmak istiyorum. Bu geziyi harita üzerinde planlarken şunu fark ettim. Başlangıç ve merkez noktasını Ulucamii alıp 3 km çapında bir daire çizince gezilip görülecek birçok yerin bu alan içerisinde kaldığını gördüm. Daha ayrıntıya girecek olursam ortalama yarım saatte 3 km yürüyeceğimi baz aldım. Başka bir vesaite ihtiyaç duymadan sadece yürüyerek; Bursa da tarihsel, kültürel ve sanatsal önemleri bulunup, şehrin ve Ülkemizin tarihine dokunan yerlere gitmemiz mümkün. Üstelik bu yürüyüşün büyük çoğunluğu yer üstü - yeraltı, açık-kapalı çarşıların içlerinden geçtiği için yorgunluk bir tarafa zamanın geçişini bile fark etmiyorsunuz.

Bütün Bursa’yı tek bir yazıya sığdırmak tabi ki imkansız. Bu yüzden, yukarıda ki alan içerisinde kalan görülmesi gereken yerlerin isimlerini liste halinde yazıp, sizlere kısaca izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım.

Bu alan içerisinde görülecek yerler,

1) Ulu cami
2) Çarşılar
3) Irgandı köprüsü
4) Yeşil türbe
5) Osman - Orhan gazi türbeleri ve saat kulesi
6) Saltanat kapısı ve civarda ki eski eser camiler
7) Süleyman Çelebi türbesi
8) Bursa hanları Koza Han ve Balibey Han
9) Bursa kent müzesi
10) Karagöz-Hacivat müzesi ve yüzen taşlar heykeli
11) Bursa teleferik
12) Citybus turu
13) Yürüyüş yolları üzerindeki cami ve medreseler.

Ulu cami, yüksek giriş kapıları, devasa tavan yüksekliği ve mirarelere bakarken hafiften gelen boyun ağrısı… kesinlikle Osmanlı mimarisinin üst düzey örneklerinden olan Ulu cami bütün ihtişamıyla, her an içerisinden dervişlerin, evliyaların çıkacağı izlenimini, bende uyandırdı. Gerçekten de, daha önce Ulu cami hakkında okuduklarım aklıma gelince, yazılmış o methiyelerin ne kadar yetersiz kaldığını gördüm. Muhakkak bu ihtişamı, yapının inceliklerini, içerisine girince sizi selamlayan her yeri beyaz mermerden şadırvanı, dev boyutlarda yazılmış türünün en iyi hat örneklerini, Kabe örtüsünü, günümüz okumuş cahillerine tokat niteliğinde olan minberde ki güneş sistemi gezegenleri ve daha birçok detayı bir yazıya sığdırmak zor zanaat. O bakımdan, geriye kalan ayrıntıları sizin keşfinize bırakıp Bursa çarşısında gezerek Yeşil türbeye doğru yola çıkıyorum. Çarşıda gezerken Bursanın gün görmüş ve gezenleri(turistleri) bunaltmayan esnafları ise ayrıca takdirimi kazanıyor. Yol üzeri tabi ki simit çay yapmazsak olmaz, eski örme hasırlı, küçük tabureleri olan bir çay ocağında biraz mola biraz sohbet sonrası tekrar yürümeye devam ediyorum. Yoldaki eski cami ve medreseler hala güzel ve ihtişamlı, gördükçe acaba neden günümüz mimarisi bu kadar tekdüze diye düşünüyorum. Güzergahımda Irgandi köprüsüne rastgeliyorum, üzeri kapalı ve dükkanlar barındıran bu köprü, türünün birkaç örneğinden biri. Eski zamanlarda aynı mesleği yapan esnafların olduğu şimdi ise kafelerin ve zanaatkarların bulunduğu bir yapı. Güzel ama sanki bir yalnızlık, bir noksanlık var gibi Irgandi köprüsünde. Eski büyük bir kapıdan geçip Yeşil camiye ulaşıyorum.

Yeşil türbe'nin yanındaki farklı renklere boyanmış binalar fotoğraf çekmek için çok güzel duruyorlar. Yine Yeşil türbede de yüksek girişe sahip kapı beni karşılıyor, üzerindeki çiniler ise gerçekten çok ilgi çekici. Sonra yeşil camiye geçince renk olarak sade fakat mermer üzerine işlemeleri olan giriş kapısı altın rengi ayet işlemeleri ayrı bir güzel duruyor. Yeşil cami’ye girince tam ortada sizi eski mermerden yapılmış, kuş evlerine benzeyen küçük bir fıskıye karşılıyor. Benim ziyaretimde fıskiye çalışmıyordu ama eminim içerinin verdiği huzurla birleşince çok güzel bir görüntü ortaya çıkıyordur. Yeşil cami biraz daha dar bir yapı fakat devasa tavan yüksekliği ile kesinlikle ferahlığından bir şey kaybetmemiş. Alıştığımız camilerden farklı olarak içerisinde, sağda ve solda iki farklı odaları var. Oralarda ibadet için ama neden camiye dahil edilmeyip oda olarak yapılmış, ilgimi çekiyor.

Ertesi gün gezime Orhan-Osman gazi türbelerinden başlıyorum. Girişte beni beyaz rengi ağırlıklı bir kedi karşılıyor. Biraz sevip oynadıktan sonra türbeleri ziyaret ediyorum. Yapılarda aynı dönem Osmanlı mimarisinin heybetini ve ihtişamını görmek mümkün. Orhan gazi türbe binasının arka tarafında dışarda tek başına duran bir kabir ilgimi çekiyor. Türbelerin arka tarafında geniş bir meydan, ortasında kafeler var. Türbelerin yapıldığı yer Bursa’yı kuşbakışı izleyebileceğiniz, içerisinde büyükçe de bir saat kulesi olan bir alan. Eğer güzel bir havada ziyaret ediyor ve vaktiniz varsa, ziyaret sonrası manzaraya nazır çay içmenizi öneririm.

Buranın hemen çıkışında devasa Saltanat Kapısı ve surlarını görmeniz mümkün. Hatta Saltanat Kapısının önünde turistler için şehir turu yapan belediyeye ait birde otobüs var. Yaklaşık bir saat sürüyor gezi otobüs ile önemli olan yerlerin önünden hızlı bir tur atıyorusunuz. Fiyatı 5 TL gibi çok uygun bir rakam ancak sadece Türkçe olarak anlatım yapılması, otobüsdeki yabancı turistleri biraz rahatsız ediyor. Ama eminim ki ileride ingilizce de anlatım yapılacaktır, ya da ingilizce teyp kaydı gibi birşeyler de yapılabilir, bilmiyorum. Ben Saltanat Kapısından yukarıya doğru ve eski cami ve medreseleri gösteren tabelaları izleyerek yürüyorum. Eğer eski mimariye fazla ilgi duymuyorsanız, biraz yokuş olan bu yolu yürümesi sizi yorabilir şimdiden söyliyeyim, ancak kesinlikle görülmeye değer.

Salatanat Kapısının hemen alt tarafınfa Balibey Han denilen, aslında eskinin AVM’leri diyebileceğiz yapı var. Çarşı içerisinde de Koza Han ve diğer hanlar var. Ben bu gezi süresince fırsat buldukça bu hanlarda molalar verip, buraları inceleme fırsatı edindim. Gerçekten bu hanları görünce AVM yapılarının tekrar gözden geçirilmesi kanaatine varıyorsunuz. Balibey Han dikey mimariye, Koza Han ve diğerleri ise yatay mimariye sahip. Koza Han tam ortasında altında şadırvarnı üzerinde cami olan küçük bir yapı var. Koza Han içerisinde sade Türk kahvemi içerken, balığın deryayı bilmediği gibi hergün burada işe gelip çalışanların bu değerlere ne kadar ilgi duydukları ya da sahip çıktıkları düşüncesi aklımı kurcalıyor.

Ertesi gün gezime, biraz uzakta kalan Süleyman Çelebi türbesiyle başlıyorum. Çevre düzenlemesi biraz zayıf geldi bana tabi mimari olarak çok beğendim. Hemen yanında Karagöz-Hacivat müzesini ziyaret ediyor ve şehir merkezine doğru Hacivat ve Karagöz anısına yaptıralan yüzen taşlar heykelini ziyaret ediyorum. İki sütun üzerinde su ile hareket eden taşlar, gerçekten görülmeye değer. Yapan heykeltraş Hacivat ve Karagöze ithafen yapmış bu eseri. Çok beğendiğimi itiraf edebilirim. Unutmadan Bursa kent müzesini görmenizi ayrıca tavsiye ederim. Özenle çalışılmış bu müze sizi gezerken tam anlamıyla tarihe yolculuğa çıkarıyor. Özellikle eski zanaat dükkanlarının birebir tasvir edilmesi çok güzel olmuş.

Son günümde ise ilk defa bineceğim teleferik ile Uludağ’a doğru bir gezi yapıyorum. Ulu caminin karşı tarafındaki duraklardan 5 dakkikada teleferiğe ulaşabiliyorsunuz. Ben gündüz vakti ve güzel güneşli bir günde bu yolculuğu yaparken etrafı seyretme bolca resim ve video çekme fırsatı buluyorum. Ben teleferik yolculuğu iki kademe birincisi sizi Uludağ piknik alanına ikinci etap sizi otellere götürüyor.

Bursa gezisini aslında ne iki sayfalık bir yazıya ne de bir kaç güne sığdırmak mümkün, kaldı ki Bursa tarihi sığsın. İste bu yüzden, yazımda çok fazla detaya girmeden genel hatlarıyla Bursa Gezimi size aktarmaya çalıştım. Her seyyah kendi gördüğü gibi aktarır, eminim sizde gezinizi çok farklı şekillerde yorumlayacaksınızdır. Zamanla sizlere köşemde her gezdiğim yerden bahsedeceğim bizi takip etmeyi unuttumayın.

Yazar: Seyyah - Barış Yurttaş

Foto Galeri

[gallery columns="4" link="file" ids="32107,32109,32111,32105,32106,32108,32110"]

Kaynak: BURSA GEZİ GÜNLÜKLERİ
BURSA GEZİ GÜNLÜKLERİ BURSA GEZİ GÜNLÜKLERİ Reviewed by Bursa Haberleri on Ağustos 19, 2017 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Facebook

Tüm Hakları Saklıdır. Blogger tarafından desteklenmektedir.